59.Zamansız Bir Yolculuk... Egirdir, yazılı kanyon ve Sütcülerle anlatımlı

Zamansız Bir Yolculuk... Egirdir, yazılı kanyon ve Sütcülerle anlatımlı

Yavuz abi ile bindiğimiz otobüsle başlıyor zamansız yolculuğumuz. Tüm planlar yapılmış, hazırlıklar tamamlanmış, önlemler alınmış olsa da az biraz endişeliyiz tabii. Heleki otobüs Isparta'ya 60km kala kardan dolayı uzunca bir süre yolda kalınca endişemiz daha da bir artıyor...

Güney taraflarda havaların daha iyi olması bize biraz olsun moral veriyor tabii ama yine de düşünceliyiz. Eğirdir'e vardığımızda kar tüm şiddetiyle devam ediyordu. Yandaki fotoğrafı da yola çıkmadan hemen önce Eğirdir Gölü kenarında çekiyorum.

Kara ve yağmura karşı kendimizi ve tüm malzemelerimizi koruma altına almıştık. Bu nedenle vakit kaybetmeden Kovada gölüne doğru yola koyuluyoruz.

Yol boyunca kar bazen duruyor bazen bir anda tüm şiddetiyle bastırıyordu.


Arada bir manzaranın güzelliğini görüntülemek üzere duruyorduk.


Havanın açtığı anlardan bazı görüntüler...




Yol ayrımlarında genelde tabelalar olunca insanlara sormaya gerek duymadan "Yazılı Kanyon" tabelsını takip ederek devam ediyoruz yolumuza.

Yolun yaklaşık 30km'sini kar altında geçtikten sonra sıkı bir tırmanışa geçiyoruz.



Oldukça dik olan rampaları aşıp dağların ardına doğru ilerledikçe hava yumuşamaya başlıyor.


 



Yolda dağları aşarken anlıyoruz ki bu işte bir anormallik var. Çünkü Kovada Gölü yolunun normalde düz olduğunu önceden biliyoruz. Tabelaları takip edince dağların ardından dolanarak Yazılı Kanyon'a inen bir yola sapmış olduğumuzu anlıyoruz. Bu yüzden Kovada Gölü'nü görmeden direk olarak Yazılı Kanyon'a doğru ilerliyoruz. Haritadaki kırmızı çizgi planladığımız rotayı, mavi çizgi ise geçmiş olduğumuz rotayı gösteriyor. Haritadan da gördüğünüz gibi epey bir dolanıyoruz.


Yükseldikçe manzara daha da bir güzelleşiyor...




Uzun bir tırmanışın ardından tekrar inişe geçiyoruz.


(Yukarıda görünen dağları aşıyoruz)

Ve nihayet ilk günkü hedefimiz olan Yazılı Kanyon Milli parkına hava kararmadan varıyoruz. Etraftaki nemli odunları tutuşturamayıp benim sakarlığım yüzünden elimizdeki benzinden de olunca ocakta pişirdiğimiz çayla ısınmaya çalışıyoruz yemek esnasında.

Bu arada dolunay da eşlik ediyor bizlere...

Gidilen mesafe: 72 km.


(Kamp yerimiz)


2.gün güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra Yazılı Kanyon'a doğru ilerliyoruz. Hava gerçekten harika. Dünkü kardan soğuktan eser yok! Bu ne dengesizliktir anlamıyoruz. Hal böyle olunca kalın kıyafetlerimizi çantalara yerleştirerek yola devam ediyoruz. Yolun bir bölümünü yaya olarak gitmek gerekiyor. Biz de atlarımızı bağlayıp vuruyoruz kendimizi kanyon yollarına...


Yazılı Kanyon girişi (bisikletlerimizi buraya bırakıyoruz)


Ve yollardayız...




Yazılı Kanyon'un ismini aldığı kayalardaki Eski Yunan filozofu Epiktetos'un yazılardan bir tanesi


Ve bu da tercüme edilmiş hali


Ormanın sergilediği o muhteşem güzellik içimizi huzurla dolduruyor...



Bölge hakkında da kısa bir bilgilendirme yapmak gerekirse:
Yazılı Kanyondan başlayan yolun ismi St. Paul Yolu olarak geçmektedir. Bu yol Hristiyan dininin başlangıç zamanlarında bu dini yaymak için kullanıldığından dolayı Hristiyanlar arasında kutsal yol olarak geçmektedir. Hatta Hristiyanlar yılın belli zamanlarında bu yolu yürüyerek geçerler. Bu da onlarda bizim Hacca gitmemize denk bir faaliyettir. 



Yaya gidilen yolda yaklaşık 3km kadar ilerledikten sonra nehrin kaynağına ulaşılıyor. Biz bunu önceden bilmediğimiz için oraya varmadan geri dönüyoruz.

Bölgeyi gezip fotoğraf aldıktan sonra Sütçüler'e doğru yola koyuluyoruz.







Yol tahminimizden zorlu çıkıyor. Uzunca bir süre oldukça dik bir yokuşu tırmanıyoruz.



Sonrasında güzel bir inişe geçiyoruz. "Yaşasın tırmanış bitti! aşağıda Sütçüler var!" desem de inanmayın
Böyle bir umut içinde hızla aşağı indikten sonra yeniden başladığımız yüksekliğe yani dağı aşıp vadinin arka tarafına geçtiğimizi öğreniyoruz. Sütçülerse daha çok yukarıda...




Dağın bir tarafı öylesine soğuktu ki kayaların kenarlarında sarkıtlar oluşmuştu...




Eh! bagajda nerden baksan 35-40 kg. yük var. Kolay değil iki dağı ard arda aşmak! diyor ve mola veriyoruz. Ormanın derinliklerinde, doğanın tam kalbinde, kuş cıvıltılarıyla dolu bir köşede hemen kuruyoruz ocağımızı. Sonrasında kuşların melodisinin eşliğinde çay ve bisküvi keyfi...


Hava zaman zaman kapanıyor


Yolda koyunları otlatan iki genç dosta rastlıyoruz. Tepeleme yüklenmiş bisikletlerle o kadar yavaş tırmanıyoruz ki bir ara onlarla aynı hızda tepeye kadar çıkıyoruz.




Karşıda bize köz kırpan karlı dağlar...




Sütçüler'e vardığımızda saatlerimiz 16:30'u gösteriyor. Yola geç çıkmamızın ve eğimin fazla olmasının geç kalmamızda oldukça fazla etkisi var tabii. Yolun eğimi ve yorucu etkisi bugün çok az bir mesafe katetmemize neden oluyor. Hal böyle olunca hava kararmadan bir pansiyona yerleşmeye karar veriyoruz.

Gidilen mesafe: 27 km.

Pansiyona yerleştikten sonra akşam pansiyon sahibi İbrahim Bey'in bu bölgede aynı zamanda rehber olarak çalıştığını öğreniyor ve rota bilgisi almak üzere yanına gidiyoruz. Kendisi bize geçmek istediğimiz rota olan Sarp Dağı eteklerinin yollarının kardan dolayı tamamen kapandığını ve farklı bir güzergah belirlememiz gerektiğini söylüyor.



Haritada görmüş olduğunuz kırmızı çizgi bizim belirlemiş olduğumuz fakat şu an üzerindeki yollarda 1m kar bulunan Sarp dağı eteklerinden geçiyor. Mavi çizgi ise İbrahim Bey'in bize göstermiş olduğu Tota Dağından geçen rota.

Bu gösterilen rota boyunca gittiğimizde yolumuz hep açık olacak. Fakat bazı göz ardı edilemez riskler de bizi burada beklemiyor değil. Yol arkadaşım Yavuz abiyle bunları masaya yatırarak bir plan çıkarıyoruz. Durum şu şekilde:

-Kendi rotamızda Sarp Dağının eteklerinden geçeceğimiz için fazla bir irtifa kazanımı olmayacaktı. Fakat planın yeni haline göre yaklaşık olarak 2200m yükseklikteki Tota Dağını aşmamız gerekiyor.

-Normalde Köprülü Kanyon'a kadar yaklaşık 70km olan uzaklık yeni durumda 136km'ye uzuyor.

-Bu durumun bizi zaman açısından da sıkıntıya sokabilme riski var. Eğer o dağı bir günde aşamazsak mecburen geceyi orada geçirmemiz söz konusu olur ki bu hem hava sıcaklığı, hem de vahşi hayvan durumu açısından oldukça riskli bir durum.

Yaptığımız değerlendirmelerden sonra kendisi de bu bölgede bisiklet kullanan İbrahim Bey bize bu dağı bir günde aşabileceğimizi söyleyince kararımızı veriyor ve hazırlıklarımıza başlıyoruz. Bu zamana kadar hava çok değişkenlik göstermişti. 1 gün içinde neredeyse 3 mevsimi yaşadığımız zamanlar olmuştu. Önce kar yağmış, ardından yağmur gelmiş ve sonrasında günlük güneşlik bir hava belirmişti aynı gün içerisinde. Kevser'den aldığımız hava raporları ne kadar iyi gösterse de artık iyice dengesi bozulan dünyamızdaki güvensizlik bizlere de bir şekilde vurmuştu sonunda.

O akşam biraz tedirgin oluyoruz açıkçası. Ertesi güne dinç olarak başlamak için erkenden duşumuzu alıp yemeğimizi yiyoruz. Bir sonraki gün oldukça zorlu bir yol bekliyor bizi. Bekleyen sadece zorlu yollar da değil elbet. Antalyalı ve Ankaralı arkadaşlarımız da bizi Antalya'da bekliyor olacak. Bu zorlu rotayı aşıp 3 gün içinde orada olmamız gerekli.

 

Site yönetim admini:Melih doğankaya